1980 askeri müdahalesinin ürünü olan 1982 Anayasası aradan geçen süre zarfında 20’den fazla değişikliğe uğramış ve 100’den fazla maddesi değiştirilmiştir. Ancak buna rağmen ruhu itibariyle çağı yakalamaktan uzak, kısıtlayıcı ve vesayet odaklıdır. İnsicamı ve bütünlüğü bozulmuş ve adeta bir yamalı bohçaya dönmüştür.
Aradan geçen 41 sene zarfında sivil anayasa tartışmaları hiç bitmemiş, ancak hiçbir dönemde bu yöndeki girişimlerden sonuç alınamamıştır. Eski siyasetçiler, samimiyetle ve uzlaşı isteğiyle yeni bir anayasa taslağı üzerinde mutabakat aramamış ve sivil bir anayasa taslağını milletin huzuruna götürememişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti bugün, hiç olmadığı kadar adaleti, özgürlükleri, demokrasiyi ve ilerlemeyi önceleyen sivil bir anayasaya ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaca binaen Hareketimiz, toplumun her kesiminden katılımlarla gerçekleştirilecek çalıştaylarla, hiç kimsenin kendini ötekileştirilmiş hissetmeyeceği ve tüm toplum kesimlerini kucaklayacak yeni ve sivil bir anayasa hazırlayarak bir yıl içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacaktır.
Anayasa çalışmaları, Hareketimizin kurmaylarınca oluşturulacak taslağın kamuoyuna sunulması ve gelecek her türlü eleştiri ve önerinin değerlendirilerek her kesimden yetkin kişilerden oluşan geniş katılımlı çalıştaylar neticesinde nihai metnin oluşturulması şeklinde yürüyecektir.
Bir toplumsal sözleşme niteliğinde olması gereken anayasa, toplumun ortak değerleri üzerine bina edilerek, milli birlik ve beraberliğimizin teminatı olacaktır.
Yeni anayasa; hiçbir ideolojik, dini, mezhepsel ve etnik dayatma içermeyecek ve oluşturacağı özgürlükleri önceleyen sistemle milletimizin refah seviyesini artırmayı ve ülkemizi süper bir güç haline getirmeyi hedefleyecektir.
Yeni ve sivil anayasa; adaleti, basın ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere tüm özgürlükleri, demokrasiyi ve ilerlemeyi önceleyen bir sivil anayasaya olacaktır.
Yeni ve sivil anayasada yönetim modeli; milletimizin talebine bağlı olarak ya daha önce tecrübe edilen aksaklıklar giderilerek yeniden parlamenter sistem, ya da güçler ayrılığı ve güçler dengesi ile kurumsal yapının korunduğu gelişmiş ülkelerde örnekleri bulunan başkanlık sistemi olacaktır.
Yeni Anayasa ile yönetim biçiminden bağımsız olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) yetkileri artırılacak ve TBMM, yürütmeyi denetleyebilecek mekanizmalarla donatılacaktır.
Yeni anayasa, bir partiyi veya kişiyi sistem içinde güçlendirme anlayışına değil, sistemin adil ve demokratik bir zemin üzerinde; kurumsallaşmayı, adaleti ve şeffaflaşmayı önceleyecek şekilde yeniden inşasına yönelik olacak ve gerçek anlamda bir toplumsal sözleşme niteliği taşıyacaktır.
Yeni anayasa ile şahıslar, partiler ve hükümetlerden bağımsız olarak ülkemizi yüzyıllar boyunca güçlü, milletimizi de madden ve manen zengin kılacak çok kapsamlı bir yönetim sistemini kurgulanacaktır. Kurgulanacak bu yönetim sistemi; başarıyı, dürüstlüğü, çalışkanlığı ve kurallara riayeti ödüllendirecek; dürüst ve başarılı vatandaşlarımızın önünü açarak ülkemizin yarınlarının ehil ellerde şekillenmesini sağlayacaktır.
Mevcut Anayasanın değiştirilemez ilk üç hükmü, yeni anayasada da korunacak, ancak “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı ikinci maddede sayılan kavramların ne anlama geldiği, açık bir şekilde ifade edilecektir. Bu kavramlar, başta din, inanç ve ibadet özgürlüğü olmak üzere herhangi bir özgürlüğü kısıtlayıcı şekilde tarif edilmeyecek ve yorumlanmayacaktır. Böylece başta başörtüsü sorunu olmak üzere, bugüne kadar kamuoyunun gündemini gereksiz yere meşgul eden ve toplumsal kırılmalara yol açan sorunlara anayasal çözüm üretilecektir.
Bu bağlamda örneğin “laiklik” ilkesi için Hareketimizce şu şekilde bir tarif önerilmektedir;
“Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını ifade eder. Bu bağlamda kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırmaya çalışamaz. Ancak laiklik, vatandaşların din ve vicdan hürriyeti kapsamında inançlarının gereği giydikleri kıyafetlerle kamusal alanlarda bulunmalarına ve ibadetlerini yerine getirmelerine engel değildir. Vatandaşlar için tanınan kıyafet hürriyeti, kamu görevlileri açısından sadece başörtüsü için geçerli olup, kamu görevlileri başörtüsü dışında dini kıyafetler giyemezler.”
Yeni anayasada yukarıda sayılan düzenlemeler yapılırken, bir yandan da Milletvekili Seçimi Kanunu, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak şekilde yeniden düzenlenecek ve seçim barajı uygulaması kaldırılacaktır.
Siyasi Partiler Kanunu, parti içi demokrasinin hâkim kılınacağı şekilde yeniden düzenlenecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü, milletvekillerinin etkinliğini artıracak şekilde yeniden düzenlenecektir.
Milletvekili sayısı, 600'den 450'ye düşürülecektir.
Siyasetin finansmanına yönelik adaleti ve denetimi esas alan kapsamlı düzenlemeler getirilecektir.
Milletvekilliği, belediye başkanlığı ile sendika ve meslek odaları yönetim kurulu üyelikleri için en fazla üç dönem; diğer siyasi ve bürokratik görevler için aynı makamda en fazla 10 yıl görev yapma sınırı getirilecektir.
Bakanlık ve diğer kamu kurumlarının teşkilat yapıları, işlevsel olacak şekilde yeniden düzenlenecek ve siyasi birer makam olarak oluşturulan Bakan Yardımcılıkları kaldırılarak daha önce var olan Müsteşar ve Müsteşar Yardımcılığı kadroları tekrar ihdas edilecektir.
Kurumsallaşmaya ve kurumsal yapıların korunmasına özen gösterilecek, bürokrasinin aksayan yönleri ıslah edilecek, bürokratik iş ve işlemlerin doğru ve hızlı bir şekilde yerine getirilmesini temin amaçlı olarak denetimler artırılacaktır.
Seçim güvenliği ve vatandaşlarımızın iradelerinin tam olarak sonuçlara yansıması için tedbirler alınacaktır. Amerikalı bir şirket tarafından üretilen ve güvenli olmadığı gerekçesiyle dünyanın başka hiçbir ülkesinde kullanılmayan SECSIS sistemi, uygulamadan kaldırılacak ve yerine dışarıdan müdahaleye kapalı milli bir program üretilerek kullanılacaktır. Bu milli sistem, blockchain gibi en son teknolojiler kullanılarak hem en üst düzeyde güvenlik, hem de oyların sayımında büyük bir kolaylık sağlayacak şekilde tasarlanacaktır.